Archives

BIG


BIG atölye süreci nasıl işliyor diye merak ederken bu videoya rastlamak iyi oldu.
İyi oldu ama iyi gelmedi desem yeridir. 
Hoşsun sevgili BIG, vermişsin de gazı...Aşık mısın dedirten mimari KOLLEKTİFsin =)
(dedirten diyince şutluyorlarmış ehduaskjf) (kollektif de ayrı bir efsanenin konusu)
Bu adamlar yüzünden gerçekten bunalıma giriyorum.
Çocukluğuma, dershanede bana 'teneke tenbel' dedikleri günlerime dönüyorum =).
Hemen gidip çalışmaya başlıyorum şuan evet tam da şuan...

Eh işte şöyle böyle...



Bomboş bir dönem....hayatımın en boş dönemi.
ÖSS'den sonraki boşluk bile daha manalıydı.

İçmeyi özlemişim. 

İçmeyi özlemeyi içmenin kendisinden
daha çok seviyorum.

Birayı ve Selo'nun kendini 4 yıldır bozmayıp 2. votkada kusmasını özlemişim. Çaldıkları hayatımı geri verdiler dicem ama pek de böyle bi hayatım yoktu sanıyorum. Yada vardı ama ben şuan eskiz yapmak istiyorum. (?!?!)

Seka Park'ta mobil yapı tasarlayacakmışız bu dönem. Kısmet =)

Haftaya, şimdiye kadar asla yapamadığım -yapmaya fırsat bulamadığım- (nasıl mimarlık öğrencisiysek artık) bir şey yapıp 50 tane eskizle gitmeyi planlıyorum. Planlar suya düşmek içindir derler ama bakalım, önümde perspektif kitabı açık ben ona, o bana, ben tasarı geometri kitabına, tasarı geometri kitabım kitaplığımdaki diğer kitaplara bakışıp duruyoruz.

Düz Mantık'ın Oturuyorum adlı parçasını dinliyorum. Bence çok güzel bir parça. Bi'kere adı oturuyorum hacı. Hacı kelimesi de güzel gibi, değil gibi. Hocanın yanında söyleyince olmuyor. Hoca kelimesi de hiç güzel değil gibi.

Burak Hocayı ve saçının lülesini özledik. Kendisi gittiğinden beri ve ben en son şu olimpiyat köyüne kafayı yorduktan sonra bir şey katamadım kendime. Son projelerimi kendim oturdum yaptım. En yorulduğum ve 'en' kendime bişey katamadığım gibi benden en çok şey giden dönem oldu; geçen dönem. 23456783456789 (eşittir 4) tane projeyi aynı anda aldığıma mı yanayım, hepsinden iyi teslimler yapıp, bazı bi kısım hocaNın abuk kaprisleri yüzünden hakettiğim karşılığı göremediğime mi yanayım...yana yana geçtik sonuçta tabi. Napıcan?

Bi de bi laf var ya, kağıtta 100 yazarsa öğrenci almıştır, 15 yazarsa -mesela- hoca vermiştir notu. Bunu uyduran -ki kendisi muhtemelen güzide eğitim sistemimizden yavşaklıkla diploma koparan o diğer güzide şerefsiz diploma koparanlardan sadece biri ve en namussuzu, aylağı, şerefsizi ve en üçkağıtçısıdır ;kuvvetle muhtemel- SAYIN hocalarımız. Ya siz okurken ne haltlar karıştırdınız ben bilemiyorum ama biz karıştırmıyoruz. Maksimum kopya çeker öğrenci -ha o da bence senin suçun- tabi bu başka bir sorunsal. Gereksiz polemik yapıp son projemden 1 buçuk milyon satış yakalamayı düşünmüyorum. 
Ana fikre gelince, biz çoktan anladık 'geçer not' un altındaki bir not, 'öğrencinin kişiliğine verdiğin not' tur senin için. Bence sen sus artık, hoca denilen!
Sen bana ikinci yüzünle (ikinci yüz) gülerken, ben arkam dönük (arkam) gülüyorum, nitekim bence bu yüzden senin, aynı projeye verilen 90'ın yanında 50 vermek zorunda kalman....beni eğlendiriyorsun.

Kendinden daha aptal birinin karşısında empati kurmaya çalışmak ona acımaktan öteye geçemiyor. ''Hmm bi saniye o zaman ben şimdi bu gerizekalının yerine kendimi koyayım...''
Olmuyor canım, kimse kendini tatmin etmeye çalışmasın, 
for who interested in; otuzbircilik hala matah değil, please try again later.

Geçen gün KOU MTK nın toplantısı vardı. 'Yeni Başlayanlar için Mimarlık'tan söz ettik birinci sınıflara. İlkokul, Ortaokul, Lise gibi 'eğitim' kurumlarının insanı ne kadar gerizekalılaştırmaya yönelik olduğunu bir kez daha görmek beni duygulandırdı....diyeceğim ama duygusuz odunun tekiyim, sadece baktım baktım baktım... Kendimi gördüm onların gözünde, sözünde....dicem, ama görmedim Yöööö gayet ben öyle değildim. Ben boş işlerin adamıydım. Bunlar inkar adamı. Boş iyidir. Doluluğu doldurmaya çalışmak, dolu olduğunu sanan adamı doldurmaya ve o YALAN YANLIŞ dolulukları değiştirmeye çalışmak daha zor. Toplantıda bunu görmek benim 'hey silkelen ve uyan' diyen beynimin o bölümünü harekete geçirdi sanıyorum.

Yine kafam karışık ve yine gerektiği kadar karışık değil =)


...ve hala feşHın fotoGraFır arıyorum...
...ve ünlü düşünür Gil'in de dediği gibi ''Lan o kadar kıyafetin var ama sadece evde oturuyorsun!''

Ben de vaktimi fotoğraf makineleriyle empati yaparak geçiriyorum. Otuzbircilik matah değil, bizim de ihtiyaçlarımız var güzelim ehe mehe!
 

Copyright 2010. All rights reserved.

RSS Feed. This blog is proudly powered by Blogger and uses Modern Clix, a theme by Rodrigo Galindez. Modern Clix blogger template by Introblogger.